• 3 Yorum



  • Geyikler ve Ceylanlar genellikle aynı hayvan olarak bilinirler, hatta Ceylanlar büyüyünce Geyik olurlar gibi yanlış bilgiler vardır, bu bilgilerin aksine iki hayvan da farklı türden gelmekte olup farklı hayvanlardır,

    Başlıca Farklar;

    • Geyik, geyikgiller familyasından gelmekte olup, geviş getiren, otçul ve memeli hayvanlardır,
    • Ceylan ise boynuzgiller familyasından genel çift toynaklı bir türdür,
    • Yeni doğmuş Geyik yavrusu ile Ceylan birbirine benzer ancak iki farklı hayvan türüdür,
    • Geyikler genellikle çift yavru doğururlar,
    • Geyikler, Ceylanlara göre daha iri yapıda olup daha uzun yaşarlar,
    • Ceylanlar ortalama 10 yıl yaşarlar ve evcilleştirilmeleri kolaydır,
    • Geyikler ise 30 yıla kadar yaşayabilirler,
    • Türkiye’de 5 geyik türü bulunmkatadır, bunlar Sığın, Alageyik, Karaca Geyik, Kızıl Geyik ve Mezopotamya Geyiği dir,
    • Dünya çapında 50 kadar Geyik türü bulunur,
    • Ceylanlar 100km hıza kadar çıkabilir, Uzunlukları 130 cm kadar yükseklikleri 60 cm kadar olabilir,
    • Geyikgillerin en irisi Sağan dır, devasa boyutlara çıkabilirler,





     

    Detaylı Açıklamalar;

    Geyik,

    Geyik boynuzları diğer geviş getiren çift toynaklıların boynuzlarından farklıdır. Geyik boynuzları özellikle yazları olmak üzere her yıl gelişen kemiksi bir yapıya sahiptir ve genellikle yalnızca erkek geyiklerde oluşur. Genç bir geyiğin ilk boynuzları doğuştan itibaren başlarındaki iki küçük çıkıntıdan büyüyerek gelişir. Yeni çıkan boynuzlar kalın bir kadife tabakasının içinde gelişir ve bu tabaka içindeki kemik sertleşene kadar birkaç ay boynuz üzerinde kalır. Daha sonra bu kadife tabaka halk arasında inanıldığının aksine dökülmez ama yırtılarak parçalanır ve boynuzdan ayrılır. Geyiklerin izledikleri ana güzergâhların avcılar tarafından izlenebilmesinin bir yolu da geyiklerin “sürtünme”lerini izlemektir. Sürtünmeler geyiklerin bölgelerini belirlemek için göz kenarında ve alınlarındaki bezlerden salgılanan kokunun çevreye bırakılması için kullanılır. Çiftleşme mevsiminde erkekler, sürü içindeki dişileri çekebilmek için birbirleriyle boynuz boynuza dövüşür. Birbirinin etrafında dönen erkek geyikler bacaklarını büker, kafalarını eğer ve birbirlerinin üstüne saldırır.

    Dişi geyik bir batında bir ya da iki yavru doğurur, üçüzlere çok az rastlanabilir. Hamilelik süresi karaca için on ay kadardır. Yavruların çoğu kürklerinin üzerinde beyaz benekler ile doğar ancak yaşlandıkça bu lekeler kaybolur. Yalnızca alageyik bu benekleri yaşamı boyunca taşır. Geyik yavrusu doğumunu izleyen ilk yirmi dakika içinde ilk adımlarını atar. Anne geyik yavrusunu üzerinde koku kalmayıncaya kadar yalayarak temizler böylece avcı hayvanların yavruları bulmasını engeller. Yavru geyik bir hafta kadar otların içinde gizlenmiş olarak kaldıktan sonra annesi ile birlikte yürüyebilecek kadar güçlenir. Anne ve yavru yaklaşık bir yıl kadar birlikte kalır. Erkek yavru bir daha asla annesini görmez ama dişi yavru daha sonra bazen kendi yavrularıyla birlikte annesinin yanına gelerek küçük sürüler oluşturur.

    Geyiklerin genellikle engebeli ormanlık araziye uygun uzun güçlü bacakları ve kıvrak, küçük gövdeleri vardır. Geyikler aynı zamanda mükemmel yüzücüdür. Alt çene dişlerinin üzerindeki yarımay şeklinde mineleri sayesinde oldukça farklı bitkileri çiğneyebilir. Geyikler geviş getirir ve mideleri dört odacıklıdır. Hemen hemen her geyiğin gözlerinin önünde bezcikler bulunur. Bu bezciklerde bölgelerini belirlemeye yarayan güçlü kokuluferomon bulunur. Birçok tür geyiğin erkekleri sinirlendiklerinde ya da heyecanlandıklarında bu bezleri geniş geniş açar. Tüm geyiklerin karaciğerinde safra kesesi bulunmaz. Boynuzu olmayan ve üst köpekdişleri fildişi gibi büyüyen su geyiği bu özellikleriyle diğer geyik türlerinden ayrılır.

    Geyikler beslenmelerinde seçicidir. Yapraklarla beslenirler. Otçul standartlarında, özelleşmemiş küçük mideleri vardır. Besin gereksinimleri oldukça yüksektir. Koyun ve ineklerin yaptığı gibi düşük kalite, lifli besinlerden çok miktarda sindirmeye çalışmak yerine kolayca sindirilebilen tomurcukları, genç yaprakları, taze çimenleri, yumuşak ince dalları, meyve, mantar ve likenleri tercih eder.

    Ceylan;

    Ceylan türlerinin 12’si Gazella, ikisi ise Procapra cinsinde yer alır. Bozkırlarda ve yarı çöllerde, genellikle beş-on tanesi ya da yüzlercesi bir arada sürüler oluşturarak dolaşan ceylanlar küçük yapılı hayvanlardır. Omuz yükseklikleri türe göre 60-90 cm arasında değişir. Gövdesi aslında tombulca olmakla birlikte, bacaklarının ince ve yüksek oluşu yüzünden ceylan ince ve zarif görünür. Postu genellikle kahverengi olan ceylanın butları ve karnı beyazdır; çoğu türde gövdenin iki yanında boylu boyunca uzanan koyu renkli iki şerit bulunur. Ceylanın kuyruğu kısa ve püsküllü uçludur. Anadolu’dan Moğolistan’a kadar uzanan bölgede yaşayan İran ceylanı (Gazella subgutturosa) dışındaki türlerde hem erkekte hem de dişide, genellikle geriye doğru kıvrık bir çift boynuz bulunur. İran ceylanının dişisi ise ya güdük boynuzludur ya da hiç boynuzu yoktur.

    Ceylan sürüleri sürekli hareket halindedir. Koruyucu renklenmelerinin yardımıyla dikkat çekmeden sürekli dolaşırlar. Üreme döneminde erkekler dişileri için kavga ederler. Beş-altı ay süren bir gebelik döneminden sonra dişi ceylan tek bir yavru doğurur. Yavru ceylan bir yıl boyunca anasıyla birlikte gezer.

    Ceylana eskiden gazal (ya da gazel) ve ahu gibi adlar da verilirdi. Gazella cinsinin adı da ceylan anlamındaki Arapça gazal sözcüğünden gelir. Genellikle sanıldığı kadar korkak ve çekingen olmayan ceylanlar saatte 90 kilometreye varan bir hızla koşabilir. Ceylanlar iri, parlak ve doğuştan “sürmeli” gözleriyle özellikle Arap, İran ve Türk folklor ve edebiyatlarında göz güzelliğinin simgesi olmuştur.

    14 ceylan türünden Tibet ceylanı (Procapra picticaudata) Tibet ve çevresinde, Moğol ceylanı (Procapra gutturosa) Moğolistan’da yaşar. Bu ikisi ile İran ceylanı dışında kalan türler Afrika’nın çeşitli bölgelerinde bulunur. Özellikle eti ve derisi için yoğun biçimde avlandıklarından ceylanların bazı alttürleri çok azalmıştır; hatta bazılarının tümüyle tükendiği sanılmaktadır. Örneğin, Pelzeln ceylanı (Gazella pelzelnı) ile ince boynuzlu ceylanın (Gazella leptoceros) soyları tükenmek üzeredir. Türkiye’de ceren ve ceylan adlarıyla tanınan İran ceylanı eskiden Adana-Mardin arasındaki düzlüklerde yaşardı. Günümüzdeyse yalnızca Urfa’nın güneydoğusunda çok az sayıda İran ceylanı kalmıştır.




    Etiketler:

    Konuyla ilgili yorumlar

    1. Hüseyin TAŞÇI

      Siz arasındaki farkları yazmamışsınız ki, bir birinden alakasız özelliklerini sıralamışsınız. Örneğin Geyikler genellikle çift yavru doğrurlar demişsiniz e ceylanlar arasındaki fark ne. Ceylanlar kaç yavru doğurur. Onu da söylemedikten sonra farklar kısmında yazmanın bir anlamı yok.

      1. DÜRÜST VATANDAŞ

        Doğrudur, maral geyiğin dişisidir. Beni mazur görün, burada şöyle bir konuya girmek isterim. Resneli Niyazi (bunu Resneli Niyazi’yi araştırırsanız orada da görebilirsiniz) dağda öksüz bir geyik yavrusu bulur. Ona bakar, sahip çıkar. geyik Resneli’ye alışır. Resneli’nin geyiği meşhur olur. Resneli geyikle İstanbul’a gelir, halk para vererek Resneli’nin geyiğini hayvanat bahçesinde görmeye gider. O sene doğan erkek çocuklarına “Niyazi”, kız çocuklarına da “Meral” adı verilir. Resneli Niyazi de hani sözüm meclisten dışarı “Ne şehit ne gazi, yok yere gitti Niyazi” derler ya! Resneli Niyazi bir komplo ile öldürülüp katili bulunamamış. O laf da Resneli Niyazi’den gelir. Saygılarımla,

    Bir cevap yazın

    E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir